11 Mart 2015 Çarşamba

Ölüme değil, yaşamaya...

"Koskoca" diye tabir ettiğimiz hayatın aslında "anlardan" oluştuğunu unutuyoruz hep. Bir sonraki an'ımızın var olup olmayacağını bilmeden planlarımızı yapıyoruz aylar, günler, saatler, dakikalar hatta saniyeler sonrasına. Evet, "Diğer türlü de yaşanmaz ki," diyenleri de duyabiliyorum şimdi ve evet, öyle. İşte bu yüzden, ölümler oluyor bize hatırlatan aslında "an"ların ne ifade ettiğini ve her birinin ne kadar eşsiz olduğunu; sevdiklerimizin ölümü ya da daha önce hiç görmediğimizin insanların ölümü. Sonlanan bir hayat. Genç ya da yaşlı. 

Yarına bir plan yapmıştı elbet O da. Karısına, oğluna, kızlarına, torunlarına, komşusuna, her sabah gazetesini almaya gittiği bakkala söyleyecekleri bir şeyler vardı belki de. Gazeteyi okurken söylenecekti belki kendi kendine. Sövecekti belki birilerine. Belki de baharın yavaş yavaş geldiğini hissedip mutlu olacaktı. 


İşte, ancak o söylemeye çekindiğimiz, "Allah gecinden versin," dediğimiz kelimeyle hatırlıyoruz sadece: "ölüm." Çok yaşamak yerine, dolu dolu yaşayabilmeyi diliyorum ben de bugünün her bir an'ının bende bıraktıklarıyla. Her bir an'ı keyifle, sevgiyle, huzur ve mutlulukla...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder