29 Ekim 2014 Çarşamba

Sana yazdım. Evet, sana.

Yine delicesine bir yazma isteğiyle oturdum masanın başına. Salondaki loş ışığımla, Andrea Bocelli eşlik ediyor yazmaya başladığım satırlara, bir de banyodan gelen saç kurutma makinesinin sesi. Evde yalnız olmama hissi güzel. Seninle birlikte nefes alıp veren başka bir beden. “Çok erotik olmuş, Dilara.” dersin diye söylüyorum, Teresa’dan bahsediyorum ve hayır, lezbiyen değilim.

Sakin bir gündü. Dün geceki küçük şarap faslımızdan sonra güzel bir uyku çektiğimi söylemeliyim. Bu arada, hani ucuz ve güzel olan şarap bulmak zor diye seninle de paylaşayım, Vinkara quattro kırmızı. Her ne kadar hoşlanmadığım bir havaya gözlerimi açmış olsam da bu sabah, saat yirmi kırk yedi itibarı ile söylüyorum ki, güzel bir gündü. Çok şükür. Neler saçmalamışmışsın, diyebilirsin. İstediğini düşün efendim, her görüşe açık bir bireyim. Konuşamayacaksak, fikirlerimizi dile getiremeyeceksek neden varız ki zaten? Yine de merak ediyorsan, her bir kelimede masanın başına hangi amaçla oturduğumu değiştiriyorum da ondan bu söz uzatmalarım. Girizgâh.

Bu akşam yemeğindeki konumuz kadın erkek ilişkileriydi. Teresa’nın izlediği bir videoyu sana da anlatayım. Yani belki duymak istersin diye. Söylediklerine göre günümüz ilişkilerinin değişme nedenlerinden biri de doğum kontrol haplarıymış. Önceden hamile kalma korkusu olan kadın ve “kadını hamile bırakma” korkusu taşıyan erkek, “çoğunlukla” sadece sevgilisiyle sevişirken, doğum kontrol haplarının kullanılmaya başlanmasıyla hamilelik korkusu ortadan kalktığından sevgilisi olmayan biriyle de sevişmenin doğru orantılı olarak arttığını söylüyorlarmış. Yani, hem kadın hem de erkek için “seks yapmak için seks yapmak” algısının önünü açmış doğum kontrol hapları. Ancak, yine yapılan başka bir araştırmaya göre, kadınların (işte, senin de benim de bildiği kısmı burada) sekste aradıklarının erkeklerin sekste aradıklarıyla aynı olmayışıymış. Biz kadınlar, dokunduğumuz vücutta “sevgi,” “tutku,” “aşk” ararken - yani büyük bir kısmımız - karşı cinslerimiz “bizim kadar” aramıyormuş. Evet, bunu bilmeyen var mı, pardon? Peki, aklıma takılan nokta ne? Çocuk sahibi olmaya hazır değilken korunmak mantıklı, ama belki de “kadın gibi” düşündüğünde, doğum kontrol hapları yine erkeklerin yararına mı yani? Hiçbir korkusu olmayan bir erkeğin, “ihtiyacı” diye (genellikle böyle söylüyorlar diye söylüyorum) kendini başka bir kadına vermesi (evet özellikle “vermesi” diyorum) normal görülebilir mi? Ben, şuan bu satırları okuyan sana soruyorum. Henüz bir yorumum yok. Çünkü farklı insanlarla sevişmek isteyen bir kadın gözünden baktığımda, “Sonuna kadar kullan canım, helal olsun,” diyebilirim; ama bu hapların ortaya çıkmasının nedeni kime yarar sağlamaktı? Bunu bilmiyorum. Tartışmaya, birlikte düşünmeye açığım. Düşüncelerini bilmek isterim sevgili beni okuyan arkadaşım.

Alışık olmadığım bir yazı olduğunu itiraf etmek istiyorum. Sen de alışık değilsindir, muhtemelen. Yani benden okumaya. Tuhaf değil mi? Belki de değişen bir şeyler vardır. Hayatındaki değişikliklerin güzel yollara çıkması dileğiyle. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder